Ülkemiz, coğrafi konumu nedeniyle sismik hareketlerin yoğun olarak yaşandığı bir bölgedir. Türkiye’nin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına uzanan Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Güney Anadolu Fay Hattı, ülkemizde deprem gerçeğini belirleyen önemli tektonik yapılardır. Bu fay hatları, farklı tektonik plakaların birbirine göre olan hareketinden kaynaklanan depremlerin belli aralıklarla görülmesine sebep olur. Türkiye, tarih boyunca bu fay hatlarının etkisi ile yüksek ve orta büyüklükte önemli depremlere maruz kalmıştır.
Marmara Bölgesi, bu sismik tehlikenin en yoğun yaşandığı bölgelerden biridir. Özellikle KAF (Kuzey Anadolu Fay Hattı) üzerinde konumlanan İstanbul, Bursa ve çevresi daima büyük depremlerin tehdit altındadır. Doğu Anadolu Bölgesi, Erzurum, Van ve çevresi ise Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alan şehirler olarak ülkemizde sismik tehlike altında olan diğer bölgedir.
Akdeniz Bölgesi'nde ise Antalya ve çevresi, Güney Anadolu Fay Hattı'nın etkisi altında olup bu bölgede de depremler sıklıkla meydana gelebilir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, özellikle Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin gibi şehirleri içine alarak çeşitli fay hatlarının etkileşimine maruz bırakır. Türkiye’nin en önemli coğrafi özelliklerinden biri olan bu sismik hareketlilik, ülkemizde depreme karşı yapılacak hazırlıkların ve sismik koruma önlemlerinin büyük önem taşıdığını gösterir.
6 Şubat Depremi ve Etkileri
Geçtiğimiz yıl ülkemizde ilgili tarihi bir deprem felaketi yaşandı. 6 Şubat sabahı saat 04.17'de Gaziantep-Kahramanmaraş sınırındaki Pazarcık merkez üssünde meydana gelen 7.8 büyüklüğündeki deprem, ilk günden beri "yüzyılın felaketi" olarak anılıyor. Bu büyük depremin etkisiyle, Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Malatya, Adana, Osmaniye ve Kilis olmak üzere Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki 11 ilde büyük bir yıkım meydana geldi. 6 Şubat’taki ilk depremin ardından Antep, Maraş ve Malatya’da 7,5; 6,7 ve diğer ikisi de 6,0 büyüklüğünde dört büyük deprem daha yaşandı.
Bölgedeki sismik hareket tehlikesine rağmen, felaketin boyutunu belirleyen ise yapı stokları oldu. Başka bir deyişle, bu afetin "yüzyılın felaketi" haline gelmesindeki temel etken, bölgedeki yapıların gereken standartları karşılamamasıydı. Bu olağanüstü depremin bir felaket senaryosuna dönüşmesi, bölgedeki yapıların inşaat, bakım ve onarım süreçlerinin depreme hazırlıklı bir şekilde yapılmamasıydı.
Depremde hayatını kaybedenleri saygı ve rahmetle anıyor, felaket sonrası maddi ve manevi zarar gören vatandaşlarımızın üzüntülerini içtenlikle paylaşıyoruz. Türkiye’nin deprem gerçeğine karşılık, hiçbir doğal afetin insanların hayatı ile sonuçlanmaması için başta sismik koruma olmak üzere, inşaat sektöründe etkili ve sürdürülebilir önlemler üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Sismik Koruma Nedir? Mekanik ve Elektrik Ekipmanlar İçin Sismik Koruma
Sismik koruma, yapıların deprem etkisi altında dayanıklılığını artırmak ve deprem sırasında oluşabilecek hasarları minimize etmek amacıyla alınan tedbirleri içeren bir mühendislik disiplinidir. Yapısal olmayan elemanları oluşturan mekanik ve elektrik tesisatlarına ait ekipmanların da sismik hareketlere karşı korunması gerekir.
Yapısal olmayan elemanlar, binaların taşıyıcı sistemleri dışında kalan ancak güvenlik ve işlevsellik açısından kritik olan unsurları oluşturur. Özellikle su, elektrik ve mekanik tesisatlara ait elemanlar deprem sırasında oluşabilecek sismik kuvvetlere karşı hassastır. Bu nedenle, yapısal olmayan elemanlar için uygulanan sismik koruma çözümleri ile yapılar deprem sonrasında işlevini devam ettirebilir.Özellikle hassas ekipman ve cihazlar için tasarlanan sismik koruma önlemleri, deprem sırasında oluşabilecek titreşimleri absorbe ederek cihazların çalışma güvenliğini sağlar.
Kamu binaları, okullar ve hastaneler gibi önemli altyapıların yapısal olmayan elemanları için alınan sismik koruma önlemleri, bu tür binaların deprem anında sürdürülebilirliğini ve hizmet verme kapasitesini artırmayı hedefler. Bu önlemler, güvenlik standartlarını karşılamak ve toplumun genel güvenliğini güvence altına almak adına büyük bir gerekliliktir.
DKM İnşaat ve Danışmanlık olarak, Sismex markasına ait sismik koruma ürünlerine ek olarak, dünyaca ünlü firmalar ile yaptığımız iş birlikleri kapsamında UL ve FM onaylı sismik koruma ürünleri sunuyoruz. Hedefimiz, dünya standartlarındaki ürünler ile depreme karşı güvenli bir gelecek, deprem riski altındaki bölgelerde ise güvenli yaşam koşullarını sağlamak.
Güncel Blog Yazılarımız